Son zamanlarda isteklerimizin mucizevi bir şekilde gerçekleşmesiyle ilgili birçok kitap piyasaya çıktı ve hepsi de adeta satış rekorları kırdı. Bir çoğunu alıp inceleme fırsatı buldum. Genel olarak, tüm kitaplar, düşünce gücünün öneminden ve insan isterse sadece düşünerek evrendeki gücü harekete geçirip, dileği için seferber edeceğini ve nihayetinde bir gün gerçekleşeceğini söylüyordu. Düşünce gücünün öneminin farkındayım ve biliyorum ki her şey düşünceden doğar. Fakat sadece doğar. Ya oluşması, gerçekleşmesi? Bu o kadar basit olsaydı dünya üzerinde isteği gerçekleşmeyen kimse kalmazdı ve bilin ki o zaman da çok mutsuz bir dünyada yaşıyor olurduk.
İsteklerimizin gerçekleşmesi asla sadece düşünerek olmaz. Aslında Yaratanımız için bizim tüm arzularımız alemlerin içinde bir nebze manadır ancak. O ne ister de olmaz? O’nun istemesidir her şeyi oldurtan. Hatta O, öyle güçlüdür ki Yoktan bile Vareder. Ama bizler, varedilmişler, çapımız nedir ki düşünelim de olsun?
O, bizlerin hayrına, dileklerimize ulaşmanın yollarını da belli etmiştir. Hak eden, hak ettiğini alıcıdır daima. Öyleyse HAK ETMEK şartı vardır en başta. Hak etmeden almak mümkün olsa bile, onu bizim almamızı istemez Yüce Yaratan. O yüzden Doğruluk Kuralı yok mudur? Bir düşünün, bazen çarşı pazarda, bir mal alırken satıcı fark etmez de bize paramızın üstünü verirken fazla verir ya, biz o zaman ne yaparız? O parayı derhal iade ederiz. Yanlış hesap yaptığını söyleriz. Yanlışı düzeltiriz. Bunun gibi nice hak etmeden elimize geliverenler vardır gerçekte ama biz onları hak etmediğimiz için almamalıyız. İşte iş buradan başlıyor. Önce hak etmeliyiz. Bunun için dileğimiz neyse o yönde çaba sarf etmeli, çalışmalıyız. Maddi bir dilek için maddede, manevi bir dilek içinse mana da çalışmak şarttır. Örneğin sevgi kazanmak için para verdiğinizde onu satın alamazsınız. Ama sevgi kazanmak için sevmeye gayret göstermek, bir nevi sevgi işçisi olmak gerekir. Oysa maddi bir dilek için ise, para kazanmak için çaba sarf edilmelidir. Ata sözleri ne güzel demiş: “Ne ekersen onu biçersin.”
Bir de kazanmayı, almayı umduğu her ne ise onu elde ettiğinde insanın mutlu olması gerekmez mi? Bizi en çok mutlu edecek şey ise en çok güç verdiğimiz iştedir. Emek ve gayretimiz ne kadar çoksa sonunda varacağımız keyif de o denli fazladır.
Ayrıca dileklerimizin gerçek olması için, planlama yapmalı, gayret göstermeli, sabırlı olmayı bilmeli ve istekli olmalıyız. Bu adımların her biri biri birinden önemlidir. Bizi, dileklerimizde, O En Yüce Olan’ın desteklemesini istiyorsak mutlaka planlı hareket etmeli ve plansız hiçbir işe kalkışmamamız gerekir. Çünkü belli işler, belli planlarla önceden hazırlanıp belli edilerek yapılır. Her şeyi ama her şeyi isteyerek yapmalıyız. Yaptığımız bir şeyin ya da yapacağımız bazı şeylerin içinde isteksizlik olacaksa, başlamamalıyız bile, çünkü o isteksizlik bizim önümüzde hendek olacaktır. Bu sebeple de SEVGİ şarttır ve mutlak bir gerekliliktir. Sevmediğimiz bir işten hayırlı bir sonuç bekleyemeyiz. Sevmediğimiz zaman, istek ve şevkle, netice için koşamayız.
Bütün bunların yanında sadece almak, yalnız kendimize almak da hedefimiz olmamalı. Almanın özünde vermek yoksa, aldıklarımızdan bir hayır beklemeyelim. Vermek için almak en güzel olandır. Aldıklarımızı vermek için çalışmamızı, gördüklerimizi göstermek için işlememizi, duyduklarımızı duyurmak için konuşmamızı, bilerek ve planlı yaparsak bu bizi gerçek mutluluğa götürür. Çünkü her kazancın sonunda mutlu olma isteği yatar.
Ve bilgi: Reislik bilgidedir. Her yol bilgi ile aşıldığında, bizi, hakça da en doğru sonuca, en kestirme yoldan ulaştırır.
Hep Sevgiyle Kalın…
Uzman Psikolog
Ali Rıza Tanaltay
Pingback:total keto diet app
Pingback:batmanapollo.ru
Pingback:site
Pingback:354
Pingback:Link
Pingback:psy
Pingback:Carlson Putin
Pingback:batman apollo batmanapollo.ru
Pingback:kinogo
Pingback:dizayn cheloveka
Pingback:humandesignplanet.ru
Pingback:hdorg2.ru