Hepimizin bildiği gibi karne; ilkokul, ortaokul ve lise yıllarında çocukların akademik başarılarını ailelerin bildirisine sunmak üzere hazırlanan bir belgedir. Karne öğrencinin kendisine verilir ama aslında karne öğrenci için değil, aile içindir. Karne, çocuğun başarısını simgeler. Eğitim öğretim yılı boyunca öğrenci iyi notlar almak ve karnesine iyi notlar getirmek için çalışır. Bunun altında arkadaşlarından daha başarılı olmak, bir hedefe ulaşmak veya öğretmenin gözdesi olmak gibi nedenler yatabilir. Ama bir öğrencinin başlıca amacı; ailesi tarafından takdir edilmektir. Ailelerin karnedeki notları gördükten sonra yüzlerinde oluşan gurur ve sevinç, çocukları motive eden en temel unsurdur.
Çocukların başarılı olup olmadıklarını belirlemek için aileyi temel almaları aslında şaşılacak bir durum değildir. Aile, çocuğun ilk eğitimini aldığı yerdir ve çocuklar bir şeyi doğru öğrenip öğrenmediklerini ailelerinin tepkilerine bakarak keşfederler. Böylece çocuklar özellikle ebeveynlerinin tepkilerine bağlı kalarak başarılı olup olmadıklarını tayin ederler. Eğer aile bu konuda bilinçli değilse, kendi başarı/başarısızlıklarını çocuğa yüklüyorsa ve çocuklarından başarabileceklerinin fazlasını bekliyorsa, çocuklarını başarılı olma konusunda gereğinden fazla strese sokuyor demektir. Bu dengeyi korumak aile için zorlu bir görev olduğundan, ebeveynler başarı konusunda çocukları için belirleyici mekanizma olmayı sürdürmek yerine başarı güdüsünü çocukların içselleştirmelerine yardımcı olmalıdırlar. Demokratik katılımcı bir tutum sergilemeleri, çocuklarını kendilerinden bağımsız bir birey olarak değerlendirmeleri ve alınacak kararlarda onların düşüncelerine de yer vermeleri bu yolda atacakları en büyük adımdır. Aksi halde çocuklar hep onaylanmayı bekleyen, pasif ve hedeflerini başkalarının beklentilerine göre belirleyen bağımlı bireyler olarak yetişirler.
Dikkat edilmesi gereken bir başka nokta ise, ebeveynlerin çocukları için sevgi, şefkat ve güven dolu bir ortam oluşturmaları ve onlara koşulsuz sevginin varlığını hissettirmeleridir. Sevgi ve şefkatin alacağı notlara bağlı olmadığı farkındalığını kazanan çocuklar ders çalışma konusunda daha az stres ve baskı yaşarlar. Böylece kendilerini daha rahat ifade edebilir, sosyal gelişimlerine daha fazla zaman ayırabilir ve bağımsız bir birey olma yolunda daha sağlam adımlar atabilirler. Ebeveyn tarafından onaylanmak için sürekli ders çalışan ve sosyal aktivitelere (spor yapmak, aile ve arkadaşlarla zaman geçirmek, sinema, tiyatro, müze veya bir sergiye gitmek, vb.) gerekli zamanı ayırmayan çocuklar kendileri için büyük önem taşıyan “stres atma, sakinleme ve rahatlamayı” yaşayamamaktadırlar. Bu durum uzun vadede çocukların yıpranmasına, motivasyonlarının düşmesine ve daha gergin ve sinirli birer birey olarak yetişmelerine ortam hazırlar.
Çocukların sağlıklı kişilik gelişimleri ve ilgi alanlarının ortaya çıkabilmesi için ebeveyn desteğine ihtiyaçları vardır. Boş zamanlarını verimli kullanabilmeleri için, çocukların aileleri tarafından yönlendirilmeye ve rehberlik edilmeye gereksinimleri vardır. Çocukların bağımsız, özgüvenli ve sağlıklı bireyler olarak yetişmeleri için kendilerine zaman ayırabilmeleri ve boş zamanlarını verimli kullanmaları çok önemlidir. Önümüzdeki ara tatil ebeveynlerin, tüm bu noktaları göz önünde bulundurarak, harekete geçmeleri için çok iyi bir fırsat.
Sevgili veliler, çocuklarınızla birlikte zaman geçirin ve arkadaşları ile buluşmaları için onlara zemin hazırlayın. Bu on beş günlük süreç onların bir spor aktivitesine başlamaları için de güzel bir fırsat olabilir. Çocuğunuzun akademik başarısı düşükse bile bununla ilgilenmeyi ikinci dönemin başına bırakın. İkinci dönem başladığında öğretmenleri ve rehberlik birimiyle iletişime geçerek çocuğunuzun eğitim öğretim hayatına daha fazla katılım sağlayabilirsiniz. Çocuğunuzun eğitim öğretim yaşantısında aktif olarak yer almanız (onunla okul hakkında konuşmak, ödevlerini takip etmek, okul toplantı ve etkinliklerine katılmak, vb.) ve öğretmenleriyle iletişim halinde olmanız onun akademik başarısını olumlu yönde etkileyecek, daha az devamsızlık yapmasına ve daha fazla sorumluluk almasına katkıda bulunacaktır. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki; çocuğun eğitim öğretim hayatına katılmanız özellikle ilkokul yılları için önem taşımaktadır. Çocuğunuz büyüdükçe kendi sorumluluklarının farkında olmalı ve önceden de belirttiğim gibi başarıyı içselleştirerek belirlediği hedef için bilinçli olarak çalışmalıdır.
Uzm. Psk. B. Asena SOYDAŞ