Bundan yüzyıllar önce Mevlana: “Korkunun zıddı sevgidir” demiş ki ne kadar doğru söylemiştir. Korkunun olduğu yerde sevgi bulunmaz sevginin olduğu yerde de korku barınamaz.
Sevgi deyince aklımıza hemen çiftler arasındaki sevgi gelmesin. Ben size genel bir sevgi anlayışından bahsetmek istiyorum. Yaşam yolculuğumuzun biricik ve vazgeçilmez dersinden. Öyle ki hayatımızda yaşadığımız hemen hemen her şeyin sevgiyle bir ilişkisi vardır. İnsanın tekamül (olgunlaşma) yolculuğu olarak gördüğümüz şu dünya yaşamında kendini belli bir olgunluğa kadar sevgide yükseltmesi şarttır. Aksi takdirde yaşam yolculuğu bir başka planla yenilenir. Biz bu duruma reenkarnasyon diyoruz. Hayata yeniden gelmek ayrı bir beden fakat aynı tekamül eden ruhun yeni bir dünya yolculuğudur. İleride bu konuya daha derinlemesine gelip sizlere daha geniş bilgi vereceğim. Şimdilik sadece ayrı elbiselerle dışarı çıkmak gibi düşünün. Çıkan her seferinde aynı kişidir fakat her seferinde beden elbisesi değişiktir. Şimdilik bu konuda çok derinleşmeyelim.
Biz yine biricik ve vazgeçilmez konumuz sevgiye dönelim. Sevgiyi bir duygu olarak düşünürüz. Biri birimize kelimelerle ifadelendirmeye çalışırız. Ama aslında bu kadar kısıtlı değildir. Sevginin en önemli yanı davranışlarımızla kendini belli etmesidir. Davranışların kendini göstermediği bir sevgi anlayışı, ya lafta kalır ya da çok kısırdır. Sevgiyi engin bir denize benzetecek olursak sadece sözde kalan sevgi kıyı boyunca ayaklarımız suda yürümek gibidir. Eğer o engin denizde yüzmek istersek bu bilgi gerektirir. Yüzmeyi bilmeyen insan derinde boğulur. Yüzmeyi öğrenmiş olan ise suyun o rahatlatıcı tesirinin keyfine vararak suyun kollarına kendini bırakmayı bilir ve o hafifletici duygunun tadına varır. Hele ki denizin keşfine çıkarsa insan birçok bilinmezle karşılaşır ve her içine dalışında ayrı bir gerçeğin farkına varır. İşte öylesine bitmez tükenmez bir yolculuktur sevgi yolculuğu.
Kişiler biri birleri ile olan ilişkilerinde sıkıntıya düşme sebepleri sevgiyi kullanmayı bilememeleridir. En çok düşülen sevgi yanılgılarından biri de insanların sevgiden sadece sevilmeyi anlamalarıdır. Oysaki sevgi kişiye düşen bir iştir ve sevmek demektir. Sevmek eyleminin sonucu olarak ya da karşılarındaki kişilerin sevgi dolu eylemleri sebebiyle kişi sevilmek olarak algılar. Bu şu demektir: Sevgiyi, sevmeyi bilmeden seviliyor olabilirsiniz. Bu sizin sevgi dolu olduğunuzu değil, sizi seven kişinin sevgi dolu olduğunu gösterir. Anne bebeğini sever ve ondan bir karşılık almayacağını bilerek bebeğini korur, kollar, süt verir onun her ihtiyacında yanındadır. Bu bebeğin de onu sevdiği gibi bir anlama gelmez. Anne onun için yıllar boyu bir örnek ve yol göstericidir. Bir eğitmen gibi çocuğuna sevgiyi öğretmeye çalışır. Bu örnek bize sevginin gerçek sevginin ne olduğunu ne kadar güzel anlatır. Biri birimizi severken bir annenin evladını sevdiği gibi hiçbir karşılık beklemeden sevmektir iş olan. Derinde yüzmek, gerektiğinde dalmak işte budur.
İnsanların en büyük yanılgısı Sevgiyi kendi içlerinde geliştirmeleri gereken bir yetenek olarak değil, kendi dışlarında bir şey sanıyorlar, onu arayıp bulmak istiyorlar, bulamıyorlar.Çoğu insan için önemli olan sevmek değil, sevilmek. Bir çocuk gibi sevilmeyi ön plana alıyorlar. “Nasıl sevilebilirim? Sevimli bir insan olabilirim? Çekici olabilirim?” diyerek çabada oluyorlar. Ve bunun için de içinde bulundukları toplumun değerleri neyse, o niteliklere sahip olmaya çalışıyorlar. Örneğin: Erkekler için paralı, mevki sahibi olmak, kadınlar için de giyinme, süslenme gibi değerler sevilmek için yeterli diye düşünülüyor. Sonuçta aradıklarını bulamıyorlar, çünkü hep başkalarına kendilerini sevdirmek telaşı içinde olduklarından kendi içlerindeki sevgiyi geliştirerek sevginin getireceği üstün duyguları tadamıyorlar. Kendi sevme gücünü geliştiremediği için, onu seven kişiyle de bütünleşemiyorlar. Sevgi aslında bir ruh rezonansı, iki ruhun aynı frekansta titreşmesidir. Tek taraflı sevgiyle olmuyor. Kısa zamanda alışkanlığa, bıkkınlığa dönüşüyor.
Sevgiyi, sevilecek nesneyi bulma sorunu olarak görüyorlar. Yani önemli olan sevilecek şeyin veya kişinin bulunması. Sonra nasıl olsa sevgi kendiliğinden olup bitecekmiş gibi geliyor. Herkesin kafasında, hayalinde ideal bir tipi var. Bu tipi bulduğu zaman sevginin kendiliğinden gelişeceğini zannediyor. Burada sevgi bir şans işi gibi görülüyor. Nasıl bir milli piyango bileti alırsam şansım yaver gidebilir düşüncesi gibi sevecek birini bulursam mutlu olurum zannediliyor. Sevilecek kişi elbette önemli ama sevme çabası olmazsa, sevgi kendi kendine gelişemiyor.
Sevgi deyince genellikle kadın-erkek arasındaki aşk anlaşılıyor. Sevgi yalnızca, cinsel bir çekim ise, evlat sevgisi, anne-baba sevgisi, kardeş sevgisi, çiçeklere, hayvanlara duyulan sevgi ne oluyor? Freud gibi her çeşit sevgiyi cinsel içgüdünün değişik görüntüleri olarak yorumlayarak sevgiyi açıklayamayız. Aslında cinsel duygu sevgi için bir basamaktır. Her iki tarafta sevginin gereklerini uygularsa, sevgi yeşerebilir. Ama sevgi düşüncelerle beslenmezse, gereken çaba gösterilmezse insanlar bunu yeterli sayarlarsa, bir çiçeğin açtıktan sonra, kendiliğinden yaşayacağını sanmaları gibi, bir süre sonra bu çiçek soluyor. Kişiler birbirlerinin eksiklerini kusurlarını gördükçe zamanla sevgi yerini nefrete, kine bırakıyor.
Seven veya sevilen kişiler birbirini bir menfaat aracı görebiliyorlar. Sevdiğinden alabildiğince yararlanmayı kendilerine hak olarak görüyorlar. Böyle gerçek sevmeyen kişiler sevginin arkasına sığınarak en yakın bildiği kişiyi kolaylıkla sömürebiliyor, kendi çıkarları için kullanmaya çalışıyor. Birbirlerini sevdiklerini zanneden ve bazı evli kişiler birbirlerini tapulu malları gibi görmeye başlarlar. Artık sevdiğinin kendine özgü istekleri, zevkleri, kişiliği olmayacaktır. Her şey o bencil kişinin isteklerine göre olacaktır. Karşısındakine hayatı zehir ederler. Örneğin: “O benim kadınım, ben onu başkasına yar etmem” diyen erkekler veya “O benim erkeğim, onu başkasına kaptırmam” diyen kadınların bu bencil düşünceleri gazetelerdeki haberlerde gördüğümüz gibi sonunda öldürmeye kadar varabilir.
Sevgi hakkındaki yaygın bir başka kavramda bağımlılığın sevgi olduğunu sanmaktır. Bunun etkisi sevgilisi ya da eşi tarafından terk edilen depresyona giren veya intihar girişiminde bulunan kişilerde görülür. Bu kişiler onları terk eden kişiler olmadıklarında yaşayamayacaklarını sanırlar. Var olabilmek için bir başka kişiye ihtiyacımız varsa o kişiye yapışarak bir asalak gibi oluruz. Burada sevgi değil bir zorunluluk söz konusudur. Oysa, sevgi özgür iradeyle yapılan bir seçim, tercihtir. İki insan birbirini ancak, her biri kendi başına yaşayacak güçte olup da birlikte yaşamayı seçtikleri zaman sevebilirler. “Az Seçilen Yol” isimli kitabında Dr.M.Scott Peck böyle vakalara psikiyatride “pasif bağımlı kişilik sendromu” adını verdiklerini, böyle kişilerin sevilmeyi öylesine arzulayıp, aradıklarını bundan dolayı da başkalarını sevecek enerjileri kalmadığını söylüyor. Gene bu kişileri gözleri açlıktan dönmüş, etrafta yiyecek arayan ama kimseye verecek yiyecekleri olmayan insanlara benzetiyor. Sanki içlerinde bir boşluk olduğunu, asla doyuma ulaşamadıklarını bunun için de yalnızlığa katlanamadıklarını ilave ediyor. Fakat böyle kişilerin duydukları duygu gerçek sevgi olmadığı için kısa bir süre sonra karşılarına ilk çıkan kadına veya erkeğe de aynı kuvvetle bağlanabiliyorlar ve eskisini unutuyorlar.
Bu tür bağımlılığın kaynağı sevgi eksikliğidir. Pasif bağımlı kişilerin kurtulamadıkları içsel boşluk hissi, çocukluklarında anatalarından gerekli ilgi, şefkat ve sevgiyi görmediklerinden. Çocukluk dönemimde anatası tarafından sevgi ve ilgi gösterilen çocuklar kendilerini sevilmeye layık ve değerli oldukları hissini derinden duydukları için yetişkinliğe de bu duygularla, sevileceklerinden, kendi değerlerinden emin bir kişi olarak adım atarlar.
Hep Sevgiyle Kalın…
Uzman Psikolog
Ali Rıza Tanaltay
Pingback:keto stuffed bell peppers
Pingback:batmanapollo.ru
Pingback:777
Pingback:wlw.su
Pingback:wlw.su
Pingback:nlpvip.ru
Pingback:russianmanagement.com
Pingback:Slovo pacana 6 seriya
Pingback:Slovo pacana 6 seriya
Pingback:site
Pingback:slovo-pacana-6-seriya
Pingback:slovo-pacana-6-seriya
Pingback:slovo-pacana-6-seriya
Pingback:Update Site Error ¹ 654
Pingback:Update Site Error ¹ 654
Pingback:Update Site Error ¹ 655
Pingback:354
Pingback:354
Pingback:354
Pingback:Link
Pingback:Link
Pingback:Link
Pingback:psy
Pingback:kiino4k.ru
Pingback:kiino4k.ru
Pingback:depresiya
Pingback:depresiya
Pingback:film
Pingback:batman apollo
Pingback:site 2024
Pingback:123 Movies
Pingback:laloxeziya-chto-eto-prostymi-slovami.ru
Pingback:000
Pingback:samorazvitiepsi
Pingback:Carlson Putin
Pingback:grandpashabet
Pingback:grandpashabet
Pingback:spisok
Pingback:list
Pingback:yaltalife.ru
Pingback:yaltalife.ru
Pingback:kinogo kino
Pingback:rasschitat dizayn cheloveka
Pingback:rasschitat dizayn cheloveka
Pingback:dizayn cheloveka
Pingback:humandesignplanet.ru
Pingback:human design
Pingback:human design
Pingback:Opsumiologist
Pingback:Opsumiologist
Pingback:Psychologist #1 in the World
Pingback:Best Psychologist in the World
Pingback:10000
Pingback:9gm.ru
Pingback:hdorg2.ru
Pingback:hdorg2.ru
Pingback:raso.su
Pingback:raso.su
Pingback:raso.su