Doğduğunuz andan itibaren aile yaşamı bize ilk duygusal dersleri veren okuldur; kendimizi nasıl göreceğimizi ve başkalarının bizim hislerimize ne şekilde tepki vereceğini ve bu hisler hakkında nasıl düşünmemiz gerektiğini ve tepki verirken ne gibi seçeneklerimiz olduğunu; umutları ve korkuları nasıl okuyup ifade edeceğimizi öğreniriz.
Bu duygusal dersler sadece anne- babanın çocuklarına doğrudan söyledikleri ve yaptıklarıyla değil, kendi duygularını idare edişleriyle ve aralarındaki etkileşim modeliyle de verilir.
Onun için anne-baba olarak öncelikle kendinize dürüst olarak sormalısınız. “Sık sık öfkeleniyor muyum? Öfkemi kontrol edebiliyor muyum? Yoksa bir sorun yaşandığında yapıcı olarak çözebiliyor muyum? ”
Öfke, kızgınlık olumsuz bir duygudur. Ama her duygu insana özgüdür ve bir amaca yönelik gelişmiştir. “Herkes kızabilir, bu kolaydır. Ancak doğru insana, doğru ölçüde, doğru zamanda, doğru nedenle ve doğru şekilde kızmak, işte bu kolay değildir ” Aristo .
Çocuklarımıza olumsuz duygularla baş edebilmeyi öğretmek için öncelikle o duygularla tanışmalarına ve yaşamalarına da izin vermeliyiz.
Fiziksel olarak acı çekmelerini istemediğimiz gibi, psikolojik açıdan da üzülmelerini istemeyip her türlü olumsuz duygudan korumaya çalışmamız da doğru olmaz. Bu çok kırılgan olmalarına ve bu duygularla baş etmede zorlanmalarına neden olacaktır. Her istediği anında yerine getirilmiş bir çocuğu da sabırlı olmayı öğretmenin zor olacağı gibi.
Hissedilen olumlu, olumsuz tüm duyguları çocuğun tanımasına ve tanımlamasına yardımcı olmamız en önemli adımdır. Bir duygu oluşurken bunu fark edebilmek aynı zamanda duygusal zekanın da temelidir.
Daha sonraki adımda bu duygularla baş edebilme ve sorun çözme becerilerini geliştirmek olmalıdır. Aslında sorunlar belirli zamanlarda ortaya çıksalar bile bunlar sürekli ve kalıcı olarak algılanır. Ve umutsuzluk, kontrolü daha çok kaybettirir.
Çocuklar sorun çözmeyi de deneyim yoluyla öğrenirler. Onun için öncelikle yaşanan sorunların üzerine atlayıp kendimiz çözmek yerine, onları çözmeye teşvik etmeliyiz. Kendi yaşadığınız sorunları nasıl çözdüğünüzü çocuklarınıza anlatabilirsiniz. Sorunu çözebilmek için öncelikle sorunu tanımlamak, sonra alternatif çözümler düşünmek, çözümleri birbiriyle karşılaştırıp, en iyi çözümü seçmek gerekir. Farklı fikirler geliştirebilmesi için, beyin fırtınası yapılan oyunlar oynayabilir, etkinlikler yapabilirsiniz. Duyguların dürtüsü ile hareket etmeden önce durup düşünmek, temel bir strateji haline getirilebilir.
Kızgınlık ve öfkeyi kontrol altına almanın güçlü yöntemlerinden biri de durumu olumlu bir çerçevede yeniden düşünebilmektir. Öfkeyi, hoşgörüyle yumuşatabiliriz. Öfkeyi alevlendiren, öfkeli düşünceler silsilesidir. Neden öfkelendiğimiz hakkında kendimizi haklı çıkaracak iyi nedenler icat edebiliriz. Çocuklarımıza hoşgörülü olmayı da öğretmeliyiz.
Bir başka önemli nokta karşılaşılan sorunlarda, olup bitenlerden ötürü hep başkasını suçlamak yerine, kendimizi de odaklamalıyız, hatalarımızı, eksik yanlarımızı görüp kabul edebilmeliyiz. Yani hayatın her noktasında sorumluluğu gerçek anlamda üstlendiğimizde, gerçekten büyüdüğümüzü çocuklarımıza gösterebiliriz. Sorumluluk yeterlilik duygusunu, yeterlilik duygusu özgüveni geliştirir ve kendilerine güvenen çocuklar kendileriyle olumlu duygular içindedirler. Hayatı başa çıkılabilir görürler, kendilerine inanırlar, yapıcı eleştirileri kaldırabilirler ve olumsuz davranışlar içinde olma olasılıkları daha düşüktür. Ayrıca çocuğun çevresindekilerle daha az çatışma yaşaması açısından, kendisini doğru bir şekilde ifade etmesinin önemi üzerinde durmalı, örnekler vermeliyiz.
TANALTAY PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK MERKEZİ
Pingback:popcorn on keto
Pingback:batmanapollo.ru
Pingback:354
Pingback:Link
Pingback:psy
Pingback:depresiya
Pingback:grandpashabet
Pingback:grandpashabet
Pingback:film kinogo 2025 kinogo
Pingback:hdorg2.ru